23 Eylül 2010 Perşembe

Ergenlik dönemini icat edenin!

Şimdi ergenlik hakkında engin bilgilerimden bahsedeceğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.Ben sadece ergenler hakkında bahsedip gidicem.Geçen bir tanesine denk geldim facebookda.Oysa ben gayet masumane bir şekilde oyun oynuyorum aklımda bir ergenle yüzleşeceğim gelmiyor yani.Sonra bir evlatcık -kendisi rakibim oluyor-gelmiş bana o küçücük elleriyle bir organdan bahsetmeye çalışıyor yabancı olduğu için ingilizce yazıyor tabi:) neyse ben dikkate almıyorum neticede ergen oyunumu oynamaya gelmişim 5dk sonra bitecek.Zaten yeniliyorum da.Dedim sus ve asaletini koru Ateş! Öylede yapıyordum yetişkin bir birey gibi davranıyor sakinliğimi koruduğum için içten içe 'aferin lan helal kız sana ne kadar olgun bir insansın büyüdün sen be heeey' falan diyordum.taki bu veled-i zina bana oyunun sohbet sayfasını aşıp özel mesaj göndermesine kadar.Bir baktım aynı muhabbeti orada da devam ettiriyor kendi çapında bir cümleler filan.Allah'tan İngilizce ayıp şeyleri de öğrenmişiz zamanında he yoksa eblek eblek kalacaktık elin gavuruna. Sonra ilahi bir güç ile oyunu lehime çevirmeyi başardım üstüne üstelik sonradan yendim mi bunu.Heyt!Bunun etkisiyle bana şöyle bir hava geldi -yemişim yetişkin bireyliği be! gel oğlum sen buraya dedim sadece bir cümle kurdum ve çocuk bir daha hiç bir şey yazmadı.Benim bu sakin tavrımdan sonra böyle bir şey beklemedi sanırım garibim.-Cümlemi söylemem tabi ama cidden iyiydi ;)-
Neyse bu neyi düğü belli olmayan zıpırlar ülkemizde de fazlasıyla mevcut.Bazılarına acıyorum.Daha 13 14 yaşlarında ellerinde sigarayla görüyorum okul çevrelerinde üstlerinde forma, ağızları lağım gibi küfür saçıyorlar kendi aralarında konuşmalarında.Bazıları aramızdaki yaş farkını yada dediğinin ne olduğunu bilmeden laf bile atıyorlar.Bunların arasında ergen sıfatını en çok hak eden sürekli bunalımlara girip anaya babaya saydıran, hayatın hiç onu anlamadığını ve bok gibi olduğunu düşünen,duvara dayalı başlarını dizine koyup pozlar veren saçlarını giyimlerini anormal şekillere sokan ve en önemlisi kendini dünyanın merkezi sananlardır.Hey allahım manyaklara bak :) kimsiniz siz oğlum?Salak salak konuşma tarzınız var harfler bir değişik k yerine q yazmalar   götü başı dağıtmalar ne oluyor ya xD diye gülünür mü  garip misiniz siz nesiniz?Te allahım..Neyse yetişkin tavrımı koruyorum fazla bir şey demiyorum.Akıllı olun!Son olarak bide bu yavrucakların bazıları da ortam peşinde böyle 'Ooo karılar kızlar alkol para hepsi bizde bok' filan takılıyor gerçi çevremizde hala var öyleleri yaşı büyük olsa da biz yinede onlara ergen diyoruz.O dediklerimle bu dediklerim ciddi anlamda canımı sıkıyor benim yani ne kadar kız ellersem o kadar harika bir insan olurum ne kadar kimseyi sallamıyor takılırsam mükemmel bir havam olur efendime söyleyeyim hiç bir şey beni üzemez yok ben kimseyi sevmem kızlar bana hasta anam babam gereksiz konuşuyor çok yalnızım gideyim biraz rex'de takılayım falan...ööf ya içimi sıktınız.Neyse özet şu;gençler bir an önce büyüyün olur mu ? adam olun insan olun hayata atılın doğru Türkçe kullanın renkli kıyafetler giyinin ve fotoğraflarınızda yüzünüzü görelim..hadi öptüm.

22 Eylül 2010 Çarşamba

İstenmeyen Ot

Geçenlerde annemle Pendik istasyonda tren bekliyoruz.Biz geldiğimizde istasyon bomboştu her zamanki gibi kıl payıyla kaçırmıştık bir önceki treni.Neyse beklemeye razıydık oturduk bankların birine.Sonra bir kadın geldi kendi gibi bir kaç kadınla beraber yan banka oturdu.Bu kadına kadın deyip diğerlerini onun arkadaşı yapmamın sebebi bu kadında dikkatimi çeken ve asıl bahsetmek istediğim şey oldu.Mesele şu ki kadın iğrenç derecede sümüklü bir insandı bu hayatta nefret ettiğim 200 300 şeyden biride sürekli burun çeken insanlardır.Bir kere duydun mu o sesi bütün  engelleri aşar kulağına gelir illaki.Yani annemle devam ettirmeye çalıştığım sohbet çok basit bir engeldi sümük burun için.Arka fonda sürekli onun 'hıjşşk hıjşkkk' sesini duyuyordum.Algıda ne kadar seçici olduğumdan bahsetmeme gerek yok bence.
Baya saydım kadına annesine,genlerine,o burunun o derece büyük olmasına,hatta estetik diye bir şey var diye kadına yanaşmayı bile düşündüm 'oha be kadın her yerin burun olmuş git aldır yarısını' diyecektim,demedim.Sonra hiç üşenmedim ciddi ciddi dua ettim bu kadınla aynı vagonda olmayayım diye.Trenler yenilenmiş bu arada banliyö trenler böyle bayağı bir havalı olmuş gelen bakıyor bende şaşırdım ilk gördüğümde buna mı bineceğiz diye.Tren geldi biz istasyonun başındayız ben kafaya koydum kesinlikle bu kadınla aynı vagona binmemeliydim baktım ilerliyor bu öndeki vagonlara tamam dedim bindim zaten trenler tıkış tıkış sonra sonra fark ettim ki bizim makinistler daha bu teknolojinin son nimetine alışamamışlar durakları ayarlayamıyorlar o yüzden son vagona yetişen biniyor dolayısıyla son vagon aşırı kalabalık oluyor -akla gel!-
Gayet insanlarla içli dışlı değişik ortam kokularıyla ilerliyoruz.Alışıla gelmiş memleketimin insan manzaralarından işte ama yine de bir huzur hakim.Neyse tutunacak bir yer bulmak için biraz ilerlemeye karar verdik o tepeden asılı duran zımbırtılardan bir tanesine tutunabildim annemde bana tutundu öyle böyle ulaşım yapabilecektik.Sonra bi ses geldi 'aman yarabbi! bu ses bu ses... dedim içimden çok yakından geliyordu ama kesinlikle kafamı çevirmek konusunda çok kararsızdım gerçekten bu anı yaşadım zaten tepkilerimi kendim izliyormuş gibi ilginç bir şekilde göstermeyi severim durdum ve ve kafamı çevirdim.O kadın! Burnu gözüme girecek kadar yakınımda vede.Ciddi anlamda bunu yaşadım öbür kapıdan girmiş ve kader bizi yan yana zımbırtıları tutmamız için bir araya getirmişti.O an gerçekten kafamda şu belirledi.Atalarımız!Gerçekten bunu düşündüm.'İstenmeyen ot burnunun dibinde biter' bunu demişlerdi adamlar ya.Ne kadar ulvi insanlardı.Aynen dedikleri gibi oldu.Sanırım burun kelimesinin geçmesi hafızamda daha kolay bir etki yarattı ama.Ondan sonra şaşırmadım zaten başıma hep böyle şeyler gelir.O kadında burnu da hafızamda yer kaplıyor şimdi o kadar.

Gelelim şimdi bu konudan bahsetmemin sebebine.Şuan deli gibi grip olmuş durumdayım!Bu yazıyı yazarken en az 15-20 kere burnumu çektim.Evet tıpkı o kadın gibi! ancak sadece yalnız olduğum zamanlar burnumu sürekli çekerim bunu da belirteyim.Kısacası berbat bulaşıcı grip aylarındayız tavsiyem şudur ki kendinize dikkat edin,aşınızı olun,c vitamini falan filan ne gerekirse alın he yine de engel olamayıp sizde hastalanırsanız toplum içinde gelişi güzel burnunuzu çekmeyin..sevgiler..

19 Eylül 2010 Pazar

Güzelsen Sorun Yok Beybi!

Beni dellendiren bir konudan bahsetmek istiyorum şuan!Evet tam şuan!Çünkü bir yazı okudum ve aklıma geldi.Aldatmak üzerine yazılmış bir konu bir de bunu istatistiklere bağlamışlar.Yok efendim kadınlar kendilerinden çirkin adamları seçiyorlarmış ki adamın öz güven problemi olsun da kendisini aldatmasın.Bunun düz mantığını kurdum hemen kafamda o zaman dedim erkeklerde çirkin kadınlar seçer filan ama yazıda böyle bir şey yok!Ya arkadaş!Biz kızların niye böyle dertleri olmak zorunda.Ben de her insan gibi cillop gibi bir eşim olsun isterim yani güzel olayım olmayayım.O beni ben onu seçtiysem daha sonradan böyle bir sıkıntıyı niye yaşayayım ki?Ayrıca neden aldatılma korkusuyla baş başa bırakılan hep biz oluyoruz?Yani güzel kadınları seçen erkeklerin niye böyle bir korkusu yok?Yakışıklı olsa da olmasa da erkek her türlü aldatabilir mi demek oluyor bu?Dellendim dedim ya ardı sıra birikti kafamda bunca soru.Benim mantığımda böyle bir dünya yok çünkü.Bence aldatmak karakter ve kişilik meselesidir bunun dış güzellikle ya da her hangi bir konuyla alakasının olması pilavın içinde soğan aramak gibi saçma bir meseledir.Sevmekle alakası var mı derseniz.Aslında sevgiyle de alakası yok sevmiyorsan zaten aldatma durumuna da düşmezsin ilişkini kesersin aldatılma durumuyla karşı karşıya kalacak olan garibimle biter gider.Tabi buda biraz vicdan ve karakter gerektirir o ayrı.
Her neyse yine de böyle bir gerçek var mı derseniz olabilir yani çünkü erkeklerin çoğunda bu var kafaları bir başka çalışıyor.Birden çok kadınla beraber olmayı aynı anda idare etmeyi gurur kaynağı olarak görüyorlar işin içine sahip olduğundan daha güzel bir kadın girerse hele ohoooov!Gözleri öyle bir dönüyor ki peynir görmüş sıçana benziyorlar.Yapacak bir şey yok her ne kadar düzelmelerini dilesem de pek mümkün olmayacağından eminim öylelerine diyeceğim sadece şudur; Defolun bizim temiz ve polijini içermeyen dünyamızdan!

bilmeyenler için not: polijini=çok eşlilik

10 Eylül 2010 Cuma

Bayram Deyip Geçme Vatandaş!

Bayramları seviyorum.Cidden çok seviyorum bayramları anlamsız sıkıcı gelmiyor bana.İnsanlar zoraki de olsa giyinip ilişkilerini canlı tutma çabasına giriyor,mesajlar geliyor.Hiç rastlamadım ama öyle diyorlar küsler filan barışıyormuş.Güzel bir şey yani gerekli.Hem tatilde oluyor mis gibi bir şey işte bayramlar.
Eski bayramlardan bahsedecek kadar yaşlı değilim ama çocukken çocuk olmanın sevinciyle yaşanan bayramlar bir başkaymış gerçekten.Ben hatırlıyorum bayramlık kavramı vardı bizim ailede alırdık üst baş ayakkabı ıvır zıvır.Eve gelince giyer gezerdim bayram gelse de giysem diye dolanırdım ortalıkta.Şimdi bayramlar daha çok temizlik yapmayı, yıl boyunca hiç görmediğim bazı insanlarla garip muhabbetler içine girmeyi hatırlatıyor bana.Bir de durup düşününce ne garip dimi ya böyle sen evini temizliyorsun giyinip oturuyorsun kimlerin geleceği belli değil kapı çalıyor açıyorsun 'hooy hoy da hoy hoooy kimler gelmiş kimler' modunda şaşırma efekti eklemek zorunda hissediyorsun biraz kendini.Bayağıdır görüşmediğin o insanlarla bayramlaşma faslı var.mucuk mucuk!Sonra şeker,çikolata uzatıyorsun o nasıl bu nasıl sohbetlerine doyum olmuyor bu arada sonra tatlısını veriyorsun bitiyor iş.Görev tamamlandı!O da hemen kalkma hevesinde oluyor zaten ne konuşacaksın ki biraz daha otur diyorsun ev sahibisin diye tabi ama onlar hemen  daha bir sürü yere gideceğiz falan der.Bir kaç espri sıkıştırır araya haahoha diye diye yolcu edersin.Öyledir.
Garip muhabbetler dedim ya bana hala '-Okula alıştın mı?' sorusu geliyor ya!ben tüm şirinliğimle cevap veriyorum tabi hıı hıı tabi alıştım ister istemez alışmak zorunda oluyor insan hihihi şeklinde cevaplar veriyorum. 2 sene geçti be insan evladı.Alıştım tabi!
Garip muhabbetleri aşmış anormal insanlar var her sene aynı şeyi anlatıyorlar ve her seferinde ilk defa duyuyormuş heyecanı yaratmak zorundasın.Yoksa ölürsün!:P saygısız olursun yani.Bir tanesini anlatıyım -inşallah yazımı okumaz:) sanmıyorum zaten- neyse..Gerçi düşündüm de o eve yol alınca bizim ailedeki muhabbetler de aynı 'Gidicez şimdi aynı hikayeyi anlatacak 'diyorum ooff filan çekiyorum derinden babam çaktırma sende gül geç diyor uyarıyor beni bende ne yapayım saygı sonsuz boynumu öne eğip gidiyorum o eve doğru..; Bizim  mahallede bir adam bu anı anlatma ustası 40lı yaşlarda filandır tahminim.Bu insan evladıyla hiç alakam yok annesiyle bayramlaşmaya gidiyoruz onla da alakam yok da görevimizi yerine getirmeye gidiyoruz işte mahallemizin ninesi sonuçta.Oturuyoruz biz böyle herkes bakıyor eblek eblek ne desek diye tamam konu yok ama bari güncel meseleleri aç dimi yada  daha nasılsınız daha daha nasılsınız de o bile kabulüm artık.Bu her seferinde aynı biz 3 kız kardeşiz ilk önce adımı söylüyor ablamı ayırt edebiliyor ama ikimizi çok karıştırıyor diyor -hangisiydin sen?adımızı söylüyoruz (gülüşmeler) ondan sora ben olduğumu anlayınca bana dönüp '-Senin doğduğun gün var ya -evet diyorum yine gülümseyerek (içimden yine başlıyoruz diyorum tabi) ben tam o gün askere gidiyordum tam gideceğim gün hazırlandım birliğe teslim olmaya çıktım kapının önünde şunu gördüm işte bana dediler ki Boncuk ablanın (annem oluyor annemin adı boncuk değil uydurdum bu kelimeyi) yine kızı olmuş diyor suratıma bakıp bir sevinç nidası bekliyor bende;'Olley be! senin askere gideceğin gün doğmuşum!Vay anasını ne kadar şanslıyım 'diyerek koşarak sarılıyorum boynuna.Şaka tabi imkansız hayeller bunlar:) ama bence böyle bir şey bekliyor benden ama ben öööf yani!E biliyorum geçen bayram anlattın hatta ondan önceki bayramda anlattın... da diyemiyorum içimden geçiriyorum.tek diyebildiğim; -aa öyle mi hıhıh şansa bak demek ki 29 ağustosta gittin askere hhihih.bu!
Birde beni bunu dinlerken düşünün size anlatırken özet geçtim yine ama bu bir konuşmaya çalışıyor baya bir sürüyor ben artık buhranlar geçiriyorum orada kendi kendime harakiri planları yapıyorum,halının desenine,tatlının tadına odaklanmaya çalışıyorum,gülesim geliyor içime atıyorum falan filan.Baştan sona eziyet yani ama ne anı yaratmışım adama doğarak anlat anlat doyamıyor! heyt be!:) Neyse bayramı kafamıza kafamıza çakıp tatlımızı yiyip daha gidecek çok yerimiz var  hahohao deyip bizde çıkıyoruz oradan ;)

Böyle yani bayramlar şu yaşım için belki ileride daha değişik şeyler katabilir ama bayram anlayışını tatil olarak görmeye başladığı için herkes belki zamanla yok olup gidecek diye düşünmüyor da değilim belki iş hayatına girince bana da öyle olur kim bilir.

Herkese iyi bayramlar..

6 Eylül 2010 Pazartesi

İtiraf Ediyorum!

Bazen kızlarla pek uyuşamadığımı düşünüyorum! 
Hatta tanımadığım kızlardan da nefret ediyorum -bu konu çok derin- ama kızlar bana göre değilmiş gibi geliyorlar hemen hemen hepsi çok fazla hassaslar çok çıt kırıldımlar.Dedikodu yapmaya bayılıyorlar saatlerce saç renklerinden istenmeyen tüylerinden bahsediyorlar.O bana böyle dedi ben ona şöyle dedim o esnada böyle oldu falan filan derken çok fazla ayrıntıya anlatıyorlar herkesin özel hayatını merak ediyorlar.Mesela ben magazin izlemekten nefret ederim kızlar bütün magazin olaylarına hakim o bunun sevgilisi bu şunla şu kadar sene önce beraberdi falan ayrıca gazete alıp önce magazin ekini okuyan kızlar var birde bense önce ilk sayfaya göz gezdiririm sonra normal bir Türk olarak tersten okurum gazeteyi.
Tamam her kız alışverişi sever bende severim ama aşırı kararsız kızdan nefret ediyorum hiç alakam olmayan bir tarzda yanıma süper beğeni ifadesiyle gelip -bu nasııııııııl? diyorlar -e iğrenç! ama o bunu duymak istemiyor ki!Sonra bitmek bilmeyen yorumlar.
Kızlar birbirini kıskanır!Evet en yakın arkadaşı bile olsa diğerinin göğüsleri ondan daha güzel,onun bacakları daha uzun,bunun vücudu daha şekilli  diye içten içe kıskançlık beslerler.Halbuki sana ne?Yani o benim arkadaşımsa beraber dikkat çekme şansımız daha yüksek olmaz mı?Olur.Oh mis temiz iş!
He bir de açıkçası erkeklerin muhabbetini daha çok seviyorum her konuda daha eğlenceliler kızlarda espri yeteneği çok kısıtlı.Ayrıca iddia ediyorum güldüren kızlarda mutlaka bir erkeksilik vardır!Bunu o düşündüğünüz anlamda söylemiyorum ama benim gibi mesela ya futboldan anlıyordur,ya bilgisayar oyunlarını seviyordur o tarz şeyler işte.

                                        
Bu paragrafı kızlar için yazıyorum;

Eğer bir erkek okursan;
Ben bunca yıldır kızım ben bile o kadar korkuyorum ki kızlardan.Gerçekten üzülüyorum sizlere.Kızlar çok fenalar.Mesela o sizi kıskandırmak için yaptıkları filan hepsi düzmece!Yemeyin! hatta öyle bir laf söyleyin ki yapmasınlar artık bu numaraları yani örnek veriyorum: ayrıldıysanız düzmece çok mutluyum ahahaha tripleriyle gezerler eğer facebookda arkadaşlarıyla konuşmaları varsa hepsi ayarlanmış -sen şunu yaz taam mı? -ben de bunu dicem taaam mı? şeklinde ki konuşmaların ürünü.Daha neler neler..Hepsi bende.Uyanın artık!


Böyle yani hal vaziyet kötü benden söylemesi.Bu konuda daha uzun yazılar yazabilirim ama şimdilik ben az söylerim siz çok anlayın.Ama lütfen artık değişin.!Sevgiler...

5 Eylül 2010 Pazar

Koşun Koşun Bir Tespitim VAR!

Tespit : Sosyal Yalnız

Bazıları facebookda ilişkisi var yapar ve kimse beğenmez 
bu o'
yorum yapmaz ya işte o insanlardır sanal ortamda bile destek bulamayan.Sosyal yalnızdır benim gözümde o.Halbuki çok basittir sanal hayatta yaşam yani 10 sene önce gördüğün insan bile söz sahibi olabilir senin hayatında.Yolda görse selam vermez ama canım vah vah çok üzüldüm diyebilir rahat, yapmacık ve anlam veremediğim tavrıyla  ya da  beğenebilir tanımadığın bir insanla ilişki içerisinde yazan yazıyı tebrikler saçabilir çok sevindiğini göstererek.Bazen de tam tersi olur doğum günlerinde mesela sadece 2 3 kişinin duvarına yazdığını gördüğüm arkadaşlarım için konuşuyorum belki kimse önemsemiyor oradaki duvarı herkes gerçek hayatta aşırı mutlu ediyor seni ama işte bana sanki sosyal yalnızmışsın gibi geliyor doğum gününü kutlamak kadar basit bir eylemi bile yapmıyor senin kişi listende ki  arkadaşların.Oysa her şeye abur cubur konuşup yorum yağdıran zihniyet dolu facebookta ama İnsanı mutlu edecek özel gününde yok.Burada bir adeletsizlik olsa gerek.Neyse işte böyle garip durumlar tespit ediyorum aklıma takılıyor yani  söylemek istediğim şu; sen ki sosyal ağda sosyalleşmeye çalışan insan ne yalnız kal ne de böyle yapmacık sosyal ol..! yap bir şeyler işte ortasını bul!
insanları çözemediğim anlar bunlar!

2 Eylül 2010 Perşembe

Benim Günüm 29'Ağustos!

      
       Sanırım kendimi özel hissetmeyi çok seviyorum ve bana özel hissettiren şeylerin  başında doğum günüm gelir..Yaz çocuğu olmam her zaman dezavantaj olmuştur bana her doğum günümde isyan etmişimdir.Çünkü kışın arkadaşlık ilişkileri okul münasebetiyle daha sıkıdır ama yaz olunca herkes bir yerlerdedir bir parti verecek olsan toplanmak çok zordur.Bu yüzden yarı buruk geçer benim doğum günlerim.Gerçi her zaman kemik tayfa yanımdadır ama heyooo çılgın bir doğum günü partisi tadında organizasyonlardan uzak kalmışımdır istemeyerek.Neyse bunlar hiç sorun değil de birde şu iki senedir de ramazana denk geliyor doğumum yani biraz huzursuzluk oluyor içimde :/ Anlatıyorum;
Ben hep 28 ağustos geceleri başlarım zaman tutmaya doğum günüme şu kadar kaldı diye.Bu seferkinde gün boyu hiç uyumamıştım akşam 7 8 gibi ağırlık çöktü bana artık dayanamadım uykusuzluğa bıraksanız sabaha bağlarım öyle uykum var ama kalktım 10 gibi doğum günüm ya heyecan doluyum.:) kalktım ama saat geçmiyor ki sonunda 11.30 oldu dedim ablama 'hadi çıkalım dışarı abla benim doğum günüm olacak!'O da bana uydu hayret edilesi bir şekilde.5 dakikada hazırlanıp düştük yollara.Caddeye gidelim dedik maalesef saat ilerliyor biz caddede trafikteyiz az sövmedim insanlara yahu sen 28 ağustos günü akşamın 12sinde ne arıyorsun yolda.Herkesler dışarıdaymış meğerse trafik milim milim ilerliyor gecenin o saattin de.Neyse dışarıda bir arkadaşım vardı haber verdim onu da aldık aramıza  Bağcılardan o arada bir de kaybolduk onu bulucağız diye.Saat 1e geliyordu sanırım benim doğum günüm oldu yani!Sağ olsun arkadaşlar beklemiş ilk dakikalarda başladılar kutlamaya mesajlar geliyor arıyorlar filan benden mutlusu yok doğum günüm diye kendimi aşırı eğlenmek zorunda hissediyordum yine neyse müzikli bir ortamdı eğlendik de sabah uyanmam benim için fiyaskoydu.Ama bunlardan bahsetmeyeceğim..
Akşam asıl doğum günü kutlamam vardı önceki günden hazırdı giyeceklerim arkadaşlarımla beraber gittik doğum günümü kutlayacağımız mekana bir güzel pastamı üfledim dileğimi diledim bana balonda aldı sevdiğim insanlar koluma takıp gezdim doğum günü çocukları gibi ve çok güzel eğlendim o gün mutluluğumu bozacak bir kaç küçük ayrıntı eklenmişti aslında ama görmezden gelmeye o kadar alışmıştım ki yine aynı şeyi yaptım geçti gitti.Eve dönme saati geldiğinde arkadaşları evine bırakmak için girdiğimiz yolda polise yakalandık -polislerden nefret ediyorum-adam tam bir sorunluydu bence kimlik kontrolü ceza kesme muhabbetleri falan derken oda geçti o esnada bizim duruşumuz konuşmalarımız ayrı bir sitcom a konu olabilir aslında :)

Kısacası güzel bir gündü büyüdüğümü artık doğum günlerimde dahada hisseder oldum bir önceki ile farkı neydi diye soracak olursanız.Artık daha iyi düşünebiliyorum sanırım yani doğruyu,yanlışı,oluru,olmazı,iyiyi kötüyü ayırt edebiliyorum önceden de ayırt ediyordum ama duygularımı karıştırıyordum işin içine şimdi biraz daha akıllandım sanırım mantıkta katıyorum fikirlerime.Bir de bakış açımda değişmeler oldu insanları artık göründüğü gibi bilmiyorum ayrıca söylediklerine sorgusuz sualsiz inanmıyorum kolay kolay güvenmiyorum v.s..büyümek budur sanırım değil mi?Ya da aslında ben buna tecrübe de diyorum.

Bu arada belli etmesem de yine bir  burukluk vardı içimde çünkü  4 5 senedir aynı dileği diliyorum bu benim için gerçekten anlamlı bir şey ama tam olacak derken yine gerçekleşmedi baktım olmuyor  bu sefer bende yanına yeni şeyler ekledim.Seneye yine umutluyum yaşayıp görelim..Nice güzel yaşlara tüm sevdiklerimle beraber!

Not:Evet o benim balonum!:)