19 Kasım 2013 Salı

Orada olan, burada kalır!

     Hiç kendimi yormadan ve neden uzun süredir yazmadığımı açıklamadan konuya girmek istiyorum. Zaten bir açıklaması da yok. Yazmadım işte..Ama şimdi neden yazıyorsun derseniz, ki ben olsam sorardım onun da cavabı 'yazmak istiyorum' olacaktır. Ne kadar basit ve düz bir mantıkla hayatımı idare ettiğimi görebilirsiniz.
Anlatmak istediğim bazı şeyler var. (Kahrolsun bağzı şeyler!:)

Öncelikle şuan Polonya'dayım yaklaşık 3 ay burada keyif çatmaya geldim.Amacımı; 'fırsatları değerlendirmek' olarak bir başlık altında toplayabilirim. Şöyle ki; Yurt dışı deneyimi kazanmak istiyordum ve aynı zamanda İngilizce konuşup pratik yapmam gerekiyordu. İkisi bir arada şuan gayet iyi gidiyor.Gelelim asıl anlatmak istediğim şeylere; Gözlemlerim..

İlk olarak buraya Ukrayna üzerinden geldiğimle başlamalıyım. İlk yurt dışı maceram Ukrayna'nın sözde %85 kadın nüfusuna sahip Lviv şehrinde başladı. Sözde kelimesini kullandım çünkü herkesin bildiğinin aksine Lviv kadın dolu bir şehir değil, gerçek oran %55miş. Gayet normal bence. Her neyse;

Lviv, Türkiye'ye oranla çok daha geride kalmış bir şehir. Sanırım hala 1990'larda yaşıyorlar. Ülke kendi para birimi olan Grivni'yı kullanıyor. Ve 1€ yaklaşık 11 Grivni ediyor. Birazcık parası olan Ukrayna'da kendini acayip zengin hissedebilir çünkü fiyatlarda acayip ucuz.

İlk izlenim olarak hoş bir şehir tarihi yapılar, değişik mimarı eserler var. Ancak günümüze bakıldığında hala çok geri kalmış bir teknoloji kullandıklarına değinmeden geçemeyeceğim. Özellikle ulaşım konusunda..Araçlar o kadar eski ve yıpranmış ki Polonya'ya geçiş için kullandığımız otobüs (ülkeler arası ulaşım sağlayan bir otobüsten bahsediyorum) tahmin edemeyeceğiniz kadar eski ve konforsuz. Aradaki mesafe 280 km olmasına rağmen Lublin'e varmamız yaklaşık 8 saat sürdü. Bunun sebebi otobüsün maximum 60 km hıza ulaşabilmesi. -Hayır çocuklar şaka yapmıyorum.- Avrupa'nın soğuğunu klimanın olmayışını da göz önünde bulundurursak üşüyerek geçirdiğimiz unutulmaz bir yolculuktu. Bunun dışında, herkesin en çok merak ettiği şey 'Ukraynalı kadınlar'. Bu konuda tek söyleyebileceğim hakikaten mükemmel bir güzellikleri olduğu. Hepsi kalemle çizilmiş hatlara sahip ve oldukça bakımlılar. Gerçi bana göre bakışları çok donuk, donuk ama mavi gözlerle donuk. Pif..
Bir kaç Ukraynalı ile konuşma fırsatımız oldu (zaten yabancı dil bilen sayısı çok az yol tarifleri konusunda sıkıntı yaşamak muhtemel taksici ile anlaşabilmek bizim için bir mucizeydi), oradaki Türk algısının nasıl olduğu üzerine bir konuşma geçti ama tahmin ettiğiniz üzere hiç iyi bir şey duymadık. Çünkü tek söyledikleri 'Türk erkekleri buraya sadece kızlar için geliyor' demek oldu. Bu durumu sokağa çıkıp bir cafede otururken onayladık. Orada yaşayan bir Türk erkeği ile karşılaştık (yanında bir ukraynalı kız) ve gece hayatını Türklerin kalkındırdığını anlattı. Hiç şaşırmadık. Her ne kadar Türk erkekleri hakkında atıp tutsalar da onlarda bu durumdan memnun gibi. Bilemiyorum..

Toparlamak gerekirse Lviv'de iki gün geçirdik. Farklı bir şehir ama size mükemmel şeyler yaşadım diyemeyeceğim çünkü lanet olası şehir deli gibi soğuk ve yağışlı.Türkiye'den tişörtlerle gelip bir anda öyle bir soğuğa düşünce hafif bir depresif mod yarattı ama neyse ki orada fazla durmamız gerekmiyordu. - Sanki Polonya sıcakmış gibi-
Her neyse;
Aslında size bahsedeceğim kendimi daha iyi hissettiğim yerler var mesela Prag, Viyana, Budapeşte.. Ama onları diğer yazıma taşımaya karar verdim.
Görüşmek üzere.!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder